Roman
47 sonuçtan 1-15 arası gösteriliyor
- modern klasikler, Roman
1984
1984, hiç kuşkusuz 20. yüzyılda yazılmış en güçlü metinlerden biridir. Orwell’in 1949’da yayımlanan karşı-ütopyacı romanı, kâbusu andıran bir gelecek vizyonuyla her kuşaktan okuru derinden etkilemiştir. 1984, dünyanın sürekli birbiriyle savaş halindeki üç totaliter devletin egemenliği altında bulunduğu düşsel bir gelecekte geçer. Her şeyin devlet tarafından denetlendiği belleksiz ve muhalefetsiz bir toplum tehlikesine karşı sarsıcı bir uyarıdır. Etkisi yayımlanışının üzerinden geçen yetmiş yılda hiç azalmadığı gibi daha da artan roman, bugün kolektif belleğimize kazınmıştır adeta. Bunda çeşitli sinema, televizyon ve sahne uyarlamalarının yanı sıra başka yapıtlara ilham vermesinin de rolü büyüktür. Geçen yüzyıldan başka hiçbir roman, gücünden bir şey yitirmeden bu denli göz önünde olmamıştır. Bugün 1984’e atıfta bulunmadan totaliter rejimlerden, propagandadan, gözetlemeden ve gerçeğin saptırılmasından söz etmek neredeyse imkânsızdır. Roman ayrıca popüler kültüre “Büyük Birader”, “çiftdüşün”, “düşünsuç”, “yenikonuş”, “Düşünce Polisi”, “101 No’lu Oda” gibi terimlerden oluşan bir sözdağarı armağan etmiştir.
SKU: n/a - modern klasikler, Roman
Amok Koşucusu
Amok Koşucusu doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğüyle kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir adamın hikâyesidir. Hollanda Doğu Hint Adaları’nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine başvuran çok zengin bir kadının “yardım” talebini geri çevirir. Zira kadının mağrur ve hesapçı tavrı karşısında büyük bir öfkeye kapılmış, gururuna yenik düşmüştür. Ancak söz konusu olan insan hayatıdır. Kısa süre içinde pişmanlığın pençesine düşer. Kadına yardım etmeyi saplantı haline getiren doktor, Malezya halkında rastlanan bir nevi öldürücü delilik olan hummanın, amokun etkisi altına girer.
Stefan Zweig (1881-1942): Roman, şiir, öykü, deneme ve oyun gibi farklı türlerde yetkin ürünler veren yazar, Viyana’da doğdu. Yaşamı boyunca Avrupa’nın hızlı değişimine tanıklık etti. 1913’te Salzburg’a yerleşti. 1934’te Nazilerin baskısı yüzünden bu kentten ayrıldı. Önce İngiltere’ye, 1940’ta da Brezilya’ya göç etti. 1942’de karısıyla birlikte intihar etti. Önemli denemeleri arasında Balzac, Dickens ve Dostoyevski’yi konu aldığı Drei Meister (1920; Üç Büyük Usta); Hölderlin, Kleist ve Nietzsche’yi incelediği Der Kampf mit dem Dämon (1925; Kendileriyle Savaşanlar) ile Casanova, Stendhal ve Tolstoy’la ilgili Drei Dichter ihres Lebens (1928; Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar) sayılabilir. Yazara ün kazandıran bir başka yapıtı Sternstunden der Menschheit’tır (1928; Yıldızın Parladığı Anlar). Zweig ayrıca Joseph Fouché, Marie Antoinette ve Mary Stuart’ın nesnelikten çok sezgiye dayanan biyografilerini yazmıştır. Çok sayıda yapıtı arasında Verwirrung der Gefühle (1925; Karmaşık Duygular) adlı bir öykü kitabıyla Ungeduld des Herzens (1938; Sabırsız Yürek) adlı bir psikolojik romanı da mevcuttur.
SKU: n/a - 100 Temel eser, EDEBİYAT, Hasan Âli Yücel Klasikleri, Roman
Babalar Ve Oğullar
İvan Sergeyeviç Turgenyev (1818-1883): Yapıtlarıyla, 19. yüzyıl Rus klasikleri arasında Avrupa’da ve ülkemizde ilkönce çevrilen ve tanınan yazarlardan biri olmuştur. İlk Aşk ve İlkbahar Selleri’nden Duman ve Ham Toprak’a pek çok nitelikli öykü ve roman yazmış olmasına karşın, Turgenyev adı günümüzde de, 1862’de yayımlanan ve nihilizmin simgesine dönüşen oğul Bazarov tipini yarattığı Babalar ve Oğullar romanıyla özdeşleşmiş gibidir.
Ergin Altay (1937): Yusuf Ziya Ortaç’ın Akbaba dergisinde yayımlanan ilk öykü çevirisi Zoşçenko’dan günümüze, son elli yılın en önemli Rusça çevirmenlerindendir. Dostoyevski ve Tolstoy kadar, Gogol, Gonçarov ve Çehov da Altay’ın yetkinlikle dilimize kazandırdığı yazarlar arasındadır.
Kitaptan;
I
– Ne o, Pyotr? Hâlâ görünürlerde yok mu?
Kırkını biraz geçkin bir beyefendi, 1859’un 20 Mayıs’ında şapkasız, toz içinde paltosuyla, ekose pantolonuyla…
SKU: n/a - modern klasikler, Roman
Beyaz Diş
Jack London’ın Issız Diyarı, yabanı, buz kalpli Kuzey Toprakları’ndaki hayatı konu edindiği ikinci romanı Beyaz Diş’tir. Vahşetin Çağrısı’na kendini bırakmış bir annenin yavrusu Beyaz Diş’in diyarıdır anlatılan. Onun hayranlık uyandırıcı zekâsı ve içgüdüleriyle kendini var edişinin ve “insan tanrılar”ın yaşamına geri dönüşünün enfes hikâyesi… JACK LONDON ya da doğduğunda kendisine verilen isimle John Griffith, 12 Ocak 1876’da San Francisco’da dünyaya geldi. İlk teknesi Razzle Dazzle’la San Francisco Körfezi’nde maceralı bir hayata atıldı. Kaçak istiridye avladı, fok avlayan bir Japon gemisinde tayfalık yaptı, ABD’yi bir başına dolaştı. Yaşam tarzını değiştirmeye karar verip Oakland’a döndü, liseye başladı; sınavlarını dışarıdan vererek üniversiteye girdi. 1897’de altın aramak isteyen binlerce kişi gibi Jack London da Kanada’ya gitti ve bu yolculuk yazarlığının keşfi oldu. Bir yıl kaldığı Klondike hakkında, 1903’te yayımlanan Vahşetin Çağrısı ile 1906’da çıkan Beyaz Diş dahil çok sayıda öyküyü kaleme aldı. 22 Kasım 1916’da, geride bıraktığı 15 eseriyle, hayata gözlerini yumdu. İş Bankası Kültür Yayınları olarak Jack London’ın bütün eserlerini yayımlamayı, Beyaz Diş ile sürdürüyoruz.
SKU: n/a - modern klasikler, Roman
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun “gönderen”inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: “Sana, beni asla tanımamış olan sana”. Kadın büyük tutkusunu hep bir “bilinmeyen” olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde “taraflar” değil, sadece tek bir “taraf” vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi?
Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda “mutlak aşk” kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal!
Stefan Zweig 20 Ekim 1881’de Viyana’da doğdu. 1920-1928 yılları arasında yazdığı Üç Büyük Usta, Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar, Kendileriyle Savaşanlar büyük ses getirdi. Hayatı boyunca her tür resmi ödülü reddeden Zweig 1940 yılında bir konferans için Güney Amerika’ya gitti ve hayatını orada sürdürdü. Zweig, 23 Şubat 1942 yılında ikinci eşi Lotte ile birlikte, yarattığı birçok roman kahramanı gibi savaşın neden olduğu derin bir umutsuzluk duygusuyla ölümü seçti.
SKU: n/a - Hasan Âli Yücel Klasikleri, HASAN ALİ YÜCEL KLASİKLERİ, Roman
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayaklanmalarının ardından Kurucu Meclis’e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı, l’Evénement adlı bir gazete çıkardı. 1852’de Louis Bonaparte’ın imparatorluğunu ilan ettiği hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi. Cezası 1859’da sona erdi, fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870’de Fransa’ya döndü. 1871’de Paris Komünü’nü desteklemese de komüncüleri savundu. Victor Hugo 1829 yılında yayımladığı Bir İdam Mahkûmunun Son Günü adlı romanıyla idam cezasına taviz vermez bir tavırla karşı çıktı. Klasik edebiyatın şaheserleri arasında yer alan Notre-Dame’ın Kamburu ve Sefiller adlı romanlarıyla dünya edebiyat tarihine geçti.
Volkan Yalçıntoklu (1961): Saint-Joseph lisesinde okudu. 9 Eylül Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik bölümünü bitirdi. Uzun yıllar kitapçılık yaptı. Fransızca ve İngilizceden çeviriler yapıyor. Eserlerini çevirdiği yazarlar arasında Jules Verne, Helene DeWitt, Alan Snow, Richard Maltby Jr., Lyman Frank Baum, Charles Perrault yer alıyor.
ÖNSÖZ
Bu kitabın yazarın isminin yer almadığı ilk baskılarında aşağıdaki satırlar mevcut değildi:
“Bu kitabın kaleme alınış nedeni iki türlü anlaşılabilir. Söz konusu olan ya bir bahtsızın son düşüncelerini karaladığı irili ufaklı bir tomar sarı kâğıdın bulunup kaydedilmesi ya da bu talihsize rastlayan bir adamın, bir filozofun, bir şairin zihninde takıntı halini alan, bütün benliğine hâkim olan, daha doğrusu bütün benliğine hâkim olmasına izin verdiği idam düşüncesinden onu ancak kitaba dönüştürerek kurtulmasıdır.” ..
SKU: n/a - modern klasikler, Roman
Bir Kuzey Macerası
Jack London’ın 1900 yılında yayımladığı Kurdun Oğlu adlı derlemenin içinde yer alan Bir Kuzey Macerası, Homeros’un Odysseia destanını andıran, zorlu engellerle dolu, çetin ve “dönüştürücü” bir yolculuğun hikâyesidir.Aleut adalarındaki Akatan’da yaşayan kabile reisi Naass, evlendiği gün karısı Unga’yı denizden çıkıp gelen sarı saçlıbeyaz bir adama kaptırır. İki metreyi aşan boyuyla bir devi andıran, “tanrıların dünyanın ilk dönemlerindeki erkekleri örnek alarak kalıba döktükleri” bu adam, Unga’yı sırtına vurduğu gibi gemisine atlayıp oradan zaklaşmıştır.Naass intikamını almak üzere azılı düşmanının peşinden yollara düşer. Dünyayı dolaşıp bilgi ve görgüsünü artıracağı, macera dolu yıllar beklemektedir onu…
Jack London (1876-1916): Asıl adı John Griffith Chaney olan Jack London, San Francisco’da doğdu. Çocukluğunu anne ve baba sevgisinden mahrum geçirdi. Babası tarafından terk edildikten sonra, California’daki Oakland’da, annesinin ve London soyadını aldığı üvey babasının yanında yetişti. On dört yaşında okulu bırakarak serüven dolu bir hayata başladı. On dokuz yaşına geldiğinde, dört yıllık ortaöğrenimini bir yılda tamamlayarak California Üniversitesi’ne girdi. Ancak öğrenimini yine yarım bıraktı. İlk kitabı Son of the Wolf (1900; Kurdun Oğlu) geniş bir okur kitlesine ulaştı. Ona kalıcı bir ün sağlayan yapıtı ise The Call of the Wild (1903; Vahşetin Çağrısı) oldu. Diğer önemli yapıtları arasında White Fang (1906; Beyaz Diş) ve Iron Heel (1907; Demir Ökçe) sayılabilir. En kalıcı yapıtlarından biri olarak kabul edilen Martin Eden’ın (1909) yanı sıra iki otobiyografik romanı daha vardır: The Road (1907; Yol) ve John Barleycorn (1913). Kitapları yabancı dillere en çok çevrilmiş Amerikalı yazarlardan biri olan London, 1916’da ardında çok sayıda eser bırakarak hayata gözlerini yumdu.
SKU: n/a - modern klasikler, Roman
Buzullar Arasında Bir Kış
1855 yılında ilk kez Musée des familles dergisinde yayımlanan Buzullar Arasında Bir Kış, okuru Dunkerque’ten dondurucu Grönland’a uzanan, aşk ve dostluk uğruna girişilen heyecan ve gerilim dolu bir maceraya davet ediyor. Bu kısa ama çarpıcı öyküde, büyük macera romanlarının barındırabileceği bütün unsurlar mevcuttur: Çetin bir deniz yolculuğu, zorlu bir arama kurtarma girişimi, düşman bir çevrede, son derece elverişsiz koşullarda hayatta kalma mücadelesi, gemide isyan… Kaptan Louis Cornbutte, Korkusuz Kız adlı gemiyle çıktığı sefer sırasında, tehlike sinyallerini aldığı bir uskunanın yardımına koşmak üzere iki tayfasıyla birlikte filikayla denize açılmış ve geri dönmemiştir. Korkusuz Kız’ı seferine başladığı Dunkerque’e ikinci kaptanı geri getirir. Louis’nin öldüğüne inanmayan ve kendisi de denizci olan babası Jean Cornbutte, mürettebatı toplayarak oğlunu aramak üzere yeniden denize açılır.
SKU: n/a - Roman
Çıkış
“Altmış beş yaşını geçmiş, hayatta yapmak istediği her şeyi yapmış bir kadın, hele hele birkaç aylık ömrü kaldığını bilerek, ne için yaşayabilirdi? Bu sorunun cevabını bulması gerekiyordu Zeynep’in. Hem de acilen.”
Editörün Notu: Ölüm temasını ajitasyonyapmadan işleyen yazar; zengin kelime dağarcığıyla -kahramanın gözünden hayatı sorgulayan okuru- bilimden felsefeye,psikolojiden sosyolojiye kadar birçok noktada düşünmeye sevk ediyor.
Bu kitabın satışından elde edilen gelirin tamamı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Anadolu’da Bir Kızım Var” projesine bağışlanacaktır.
SKU: n/a - Fantastik, Roman
Çöküş
Yerin altına yüzlerce yıl önceden hapsedilmiş olan ölüm, yeryüzüne çıkmak için bugünü seçti. Son çağın başlangıcını…
İnsanoğlunun sonunu getirmek için görevlendirilmiş bir ordu ve ölümle ölümsüzlük arasında geçecek çetin bir mücadele!
Kaptan Halein’in gemisi bilinmezliğe doğru yola çıkarken okuyucuları da kelimeleriyle peşinde sürükleyecek. Hazırsanız limandan ayrılma vakti!
“Kitabı okurken gözünüzün önünden Don Kişot’un mücadelesi, Robinson’un keşfi, Yediuyurlar’ın uyandıktan sonra parayla olan durumu gelip geçebilir. Mağara ve kuş gibi motiflerle ara ara mitolojik bir atmosfer hâkim de olacak. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen usta bir kaleme sahip olduğu muhakkak. Hiç şüphesiz bir okur olarak kitabı elinize aldığınızda algılarınızın bütünüyle açık olması gerekiyor.” Editör Özlem Tanrıverdi
SKU: n/a - modern klasikler, Roman
Dava
Dava yazılışından bir süre sonra dünya sahnesine çıkan, yurttaşlık haklarının askıya alındığı, bir sivil itaatsizlik imasının dahi zulümle karşılandığı totaliter rejimlere dair bir öngörü ve eleştiri olarak yorumlanır çoğunlukla. Nazi Almanya’sına dair bir “önsezi” barındırdığı söylenebilir belki. Erişilmez bir otorite tarafından yöneltilen ve ne olduğu hiçbir zaman açıklanmayan bir suçlamayla karşı karşıya kalan Josef K.’nın davasında, mahkemeye dinsel ya da metafizik bir otorite de atfedilebilir.
Kafka Dava’da suçu yalnızca bir eylem olarak tanımlamayıp zanlının “kötü niyeti”yle de ilişkilendiren ve suçtan çok suçluya odaklanan absürd bir hukuk sistemi paradigması inşa eder. Kuramsal olarak ortada yasadışı bir eylem olmaksızın suçu mümkün kılan bir sistemdir bu. Ancak Kafka suç, sorumluluk ve özgürlük üzerine yazarken bir sistem ya da doktrin ortaya koymaz, çözüm önermez. Okuru ister istemez içine çeken bu karanlık dünya tasavvurunun tartışmaya açık olmayan tek bir özelliği varsa, o da müphemliğidir.
SKU: n/a - modern klasikler, Roman
Dava
Dava yazılışından bir süre sonra dünya sahnesine çıkan, yurttaşlık haklarının askıya alındığı, bir sivil itaatsizlik imasının dahi zulümle karşılandığı totaliter rejimlere dair bir öngörü ve eleştiri olarak yorumlanır çoğunlukla. Nazi Almanya’sına dair bir “önsezi” barındırdığı söylenebilir belki. Erişilmez bir otorite tarafından yöneltilen ve ne olduğu hiçbir zaman açıklanmayan bir suçlamayla karşı karşıya kalan Josef K.’nın davasında, mahkemeye dinsel ya da metafizik bir otorite de atfedilebilir.
Kafka Dava’da suçu yalnızca bir eylem olarak tanımlamayıp zanlının “kötü niyeti”yle de ilişkilendiren ve suçtan çok suçluya odaklanan absürd bir hukuk sistemi paradigması inşa eder. Kuramsal olarak ortada yasadışı bir eylem olmaksızın suçu mümkün kılan bir sistemdir bu. Ancak Kafka suç, sorumluluk ve özgürlük üzerine yazarken bir sistem ya da doktrin ortaya koymaz, çözüm önermez. Okuru ister istemez içine çeken bu karanlık dünya tasavvurunun tartışmaya açık olmayan tek bir özelliği varsa, o da müphemliğidir.
SKU: n/a - Çocuk Romanları, Roman
Dehliz
Yasemin Alptekin
İstanbul’da doğdu. Atatürk Kız Lisesi’nde ortaokulu, Amerikan Robert Lisesi’nde liseyi bitirdi. Boğaziçi Batı Dilleri Edebiyatı’ndan mezun oldu. Indiana Üniversitesinden master, Ohio State Üniversitesinden doktora derecelerini aldı.1998-2016 arasında yurt içinde ve yurt dışında, çeşitli üniversitelerde öğretim üyesi olarak dersler verdi. Edebiyatla olan ilgisini okuyarak ve yazarak sürdürüyor. 2017’den bu yana bağımsız yazar ve çevirmen. İlk kitabı Gitmek mi Zor Kalmak mı? 2018 yılında yayımlandı. Çevirisini yaptığı Çölün Gelini Palmira ise 2019’da Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlandı. Güncel konularda düşündüklerini Yurtseverlik.com’a yazıyor. ‘Küreselleşme, uluslararası eğitim, eğitim politikaları ve reformlar,’ ilgi alanları arasında.
“Öğretmen öğrenci ilişkisine, ebeveyn çocuk ilişkisine, en önemlisi de akran ilişkisine yardımcı olacağını düşündüğüm Dehşetengiz Dehliz; yazarın, “Asperger Sendromu” üzerine uzun ve meşakkatli araştırma ve incelemelerin ardından Aspergerli bir öğrencinin günlüklerinden yola çıkarak kaleme alınmıştır. Hem ele alınan konu neticesiyle toplumsal açıdan önemli farkındalıklar barındıran hem de konunun işleniş biçimi itibarıyla edebi bir boyut kazandırılan bu kitap, 7’den 70’e tüm okurların istifade edebileceğini bir nitelikte.” Editör Özlem Tanrıverdi
“Günümüzde çeşitli alanlarda yaşıtlarına oranla daha yüksek performans gösteren üstün yetenekli çocukların aile hayatında pek çok sorunla karşılaştığı kaçınılmaz. Eğitim sürecinde yaşıtlarından farklı oldukları için dışlandıkları; üstün yetenekleri olduğu için fazladan bir eğitime gereksinim duymadıkları ise su götürmez bir gerçek. Böyle bir konuyu ele alan Dehşetengiz Dehliz, yayınevimizin kitapları arasında yer almasından memnuniyet duyduğum önemli bir kitap. Yazarın başarılı bir eğitimci olması ise konu üzerinde titiz ve ayrıntılı bir şekilde çalışılan bir kitabı da beraberinde getirmiş. Eminim ki ayrıcalıklı çocuklarımızla ilgili göz ardı edilen toplumsal sorunun bilincine varılmasına yardımcı olacaktır.” Yayıncı Servet Selçuk
SKU: n/a